22 Ocak 2013 Salı

Şark kurnazı




           
                    
      Ali Bey, İsviçre’nin bir kasabasında manavlık yapıyordu. Ailesi aslen Konyalıydı. Tıpkı Konya’daki gibi İsviçre’deki yaşadığı kasabada da evlere açıktan süt satışı vardı.  Taze mis gibi “tek inek sütü” satın alan Ali Bey’e, İsviçreli sütçü; “Artık siparişlere yetişemiyorum, sütüm yetmiyor” diye dert yanar. Ali Bey gayet kurnaz, müstehzi bir ifadeyle; “Takma kafana. Bu işin kolayı var, biraz su eklersin olur biter” der. İsviçreli Sütçü, Ali Bey’in ne demek istediğinden hiçbir şey anlamaz. Sütçü, Türkiye’de yapıla gelen genel uygulamadan, kurnazlıktan bahseden Ali Bey’in şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışır.  Sütçü,  her zaman ki gibi, süt satışlarından sonra yorgunluk birasını içmek için, kasaba meydanında ki Cafe’ye gider. Kafası karışmıştır sütçünün. “Süte su nasıl karışır”, bir türlü anlam veremez.  Herkesin birbirini tanıdığı Cafe de “Süte su karıştırma” konusunu paylaşır.  Cafe müşterilerinin çoğu; “Ali Bey sana şaka yapmış olabilir” derken, aslında onlar için, “oldukça ilginç ve komik durum”, günün espri konusudur artık.  Ali Bey ise; “bu çok sıradan, basit bir konuya neden kafaları basmıyor?” diye düşünür. En sonunda ” Yaaa bu adamlar biz kadar zeki değiller” hükmüne varır.
Strateji ve taktik
 Strateji; Uzun vadeli hedeflere ulaşmak için yapılan planın adıdır.  Taktik ise, o stratejinin gerektirdiği anlık veya kısa dönemli uygulamalardır. Günü birlik düşünen, gelecekle ilgili hesaplar yapamayan ve kendini baskı altında hisseden kişilerin kurnazca davranışları sadece taktik düzeyde kalır.
  Süte su karıştırmaktan öte kafası basmayanların, gün gelir tüm inekleri ve çiftlikleri, stratejik düşünenlerin eline geçer
   Kurnazlık ve şark ilişkisi nedir?
  Dünya haritasında, doğuya gittikçe artan az gelişmişlik, tasfiye edilemeyen feodal yapı, ağalık, beylik, töre, baskı, korku altında oluşan yaşam biçimlerinde altta kalanlar; çoğunlukla otoriteye tabi olmak, biat etmek durumunda kalırlar.  Kendisini ifade edemeyenler, ihtiyaç ve taleplerini otoritenin gazabına uğrama korkusuyla gizli saklı ve kurnazca yapmak zorunda kalırlar. Her şey şekilden ibaret olmaya başlar. İşin özü, göz ardı edilir. Hayatlar “mış” gibi yaşanır. İki yüzlülük, yalan, dolan ve sahtekarlık toplumun genetiğine kazınır.  Kurumlar statülerinin gerektirdiği rollerden ziyade, menfaatlere hizmet etmeye başlar. Kim ki evrensel değerlerden bahsetse anında dışlanır ve tepki çeker. Doğruyu söyleyenler dokuz köyden kovulabilir. İnsanlar kendilerini inim inim inleten sistemden, balık misali; içinde yer aldıkları suyun farkına bile varamazlar. Azla yetinemeyenler, kurnazlıklarıyla kazandıkları ufak şeylerle tatmin olurlar.
 “Kuyunun dibinde ki kurbağa, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır” Çin atasözü
  Okuyarak, öğrenerek ve araştırarak kuyunun ağzına yaklaşmanız, büyük resmi görebilmeniz ve stratejik davranabilmeniz dileğiyle.. YENİMERAM GAZETESİ hgulec58@hotmail.com

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa