24 Ocak 2013 Perşembe

Evlilik ve beklentiler



Evlilik öncesi beklentiler çok da gerçekçi olmayabilir. Yıllarca hayali kurulan evliliğin gerçekleşmesi “mutlu son” olarak bilinir.  Mutlu sondan sonra ki günler gerçeklerlerin ortaya çıktığı, beklentilerin güncellendiği dönemlerdir.
Evlilik Gemisi
   Limandan çıkan geminin açık denizlerde nelerle karşılaşacağını kimse bilemez. Yolda yaşanacak tüm olumsuzluklar, fırtınalar, hastalıklar, kazalar fiziksel yapıda birçok değişimlere neden olabilecektir. Geminin kaptanı, oluşacak krizler öncesi hep olası sıkıntılı zor dönemlerin nasıl yönetileceğine odaklanır. Ne yaparsam ben evlilik gemisini o fırtınaların, hastalıkların güçlüklerin yaşanacağı dönemlerde en az zararla çıkabilirim?  Temel olması gereken geminin hep yüzmeye devam etmesidir.  Her sıkıntıda o gemiden nasıl kurtulabilirim diyen kişi aslında kaptan değildir. “İnsan dünyaya bir kere gelir”, “hayatımı bundan sonra hasta bir kişiyle mi geçireceğim” “insan dünyaya eğlenmeye gelmiştir ben sıkıntıya gelemem”, “ben özgür yaşayacağım. İstediğim zaman istediğimi yapabilmem gerekir” felsefesini çok benimser durumda olmak sağlıklı evlilik için çok da geçerli bir durum değildir. “Ben manken gibi bir kişi dururken neden hayatımı onunla tüketeyim?”  Erkek iseler yakışıklılıklarının, kadın iseler güzelliklerini ve cazibelerini kaybedebileceklerini bilmeliler. İlk başlarda yaşanan o coşkulu hallerin tamamen yok olabileceğini düşünebilmeleri gerekir.
Kadın ve erkeklerin farklılıkları
    Erkeklerin ve kadınların evlilik konusunda beklentileri oldukça farklıdır. Kadın genellikle “Çocuklarım olsun, evim olsun yuvam olsun vb tarzı beklentileri var. Kadınlar annelik duyguları, romantizm ve duygusallık daha ön plandadır. Kadınların estetik algılama kapasiteleri daha güçlüdür.  Kadının estetiği algılayan hayalci,  tasarımcı keşfeden fark eden farklılıkları hisseden görebilen yapısı onun genetiğinde var.
     Erkek ise varlıklı olmak, statü sahibi olmak, güç sahibi olmak ister. Erkek dış gerçeklilerle daha çok ilgilidir. O ayrıntıları gözden kaçırabilir. Kadınlar yaşanan sürece, erkekler ise sonuca ve eyleme odaklanır. Eşine  olan olayları anlatan kadına, erkek; ”,…yapsaydın ya, niye yapmadın?” Türünde eyleme ilişkin tepkileri olur. Kadın ve erkeklerin hayata bakış açılarındaki farklar onların beklentilerini de farklılaştırır. Kadınların romantizme odaklanan yönlerine karşın, erkekler erotizmle daha ilgilidirler.
Ne düşünürseniz o olursunuz
Bir insan neye önem verdiyse beyin ona paralel bilgi üretmeye başlar. Hayatımızın tam odağında ağırlıklı olarak, para, cinsellik, siyaset, vb hangisi varsa ona paralel kişiliğimiz gelişmeye başlar. Bununla ilgili insanın dünyasında baskın konu ne ise aklı o yönde gelişmeye ve onunla ilgili bilgi üretmeye başlar. Bir kadın fiziksel görünümü çok ön planda tutuyorsa, bir erkek çok para kazanmayı fırsatları değerlendirmeyi çok önem vermeye başlıyorsa, o konuda uzmanlaşmaya ve sezgiler o alanda güçlenmeye başlıyor. Fiziksel görünümü hayatının odağına almaya başlayan bir kişi o konuda tüm yayınları modayı makyajı ve estetik operasyonlarına daha çok zaman ayırmaya ve o konuda otorite olmaya başlar. Evlilikten beklentilerimizi gerçeklerimize uygun olarak düşünebiliyorsak hayal kırıklıkları olmayacaktır.
Hayaller ve gerçekler
     Evlilikte cinselliğin çok abartılı bir şekilde önemsenmesi dışarıda daha çekici daha yakışıklı insanlar hep tehlike olmasına neden olacaktır. Dışarıda hep vitrinde süslü makyajlı veya bakımlı kadınlara karşılık, eve gelen kişi, ev işlerinden dolayı makyaj yapamamış eşini beğenmemeye başlıyor. Hayallerle gerçekler arasındaki sınırları iyi bilmek gerekir. Genel gözlenen erkeklerin eşlerinde cinsel cazibeyi ön planda tutması kadar, kadınların da eşlerinde kazançlarını hep ön plana çıkarması erkeğin işini kaybetmesi, iflas etmesi veya istenilen zenginliğe ulaşamaması kadın tarafından kriz çıkarılmasına neden olmamalıdır. Erkeğin karısının maddi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanması “ne biçim adamsın bir…bile alamadın” sözleri çoğu aile dramlarına intiharlara neden olduğu gözlenir. 
Eşlerin Birbirlerine sarf edecekleri suçlayıcı, aşağılayıcı ve kırıcı sözler onların travma yaşamasına depresyona girmesine neden olabilir. Aile içi sorunların en önemli bir bölümü iletişim hataları veya iletişimsizlikten ileri gelir.
   Evlilikte eşler bazen beklentilerini ve isteklerini tam olarak ortaya koyamazlar. Bu durum Eşlerin birbirlerini tanımalarını zorlaştırabilir. Eşler Tam olarak nelerden hoşlanırlar nelerden hoşlanmazlar, önemli olanlar ve önemsizler nelerdir. Evlenmeden önce net olarak beklentilerini ortaya koyabilenler daha sağlıklı bir başlangıç yapmış olurlar.  
Son söz
  Aile danışmanları çiftlerin uyumlu, uyumsuz, bilinçli, bilinçsiz beklentilerinin anlaşılması, sorunlu alanların ortaya çıkarılmasında yardımcıdır. Beklentiler ihtiyaçlarla da ilişkilidir. Eşlerin fiziksel, duygusal, sosyal ve manevi ihtiyaçlarının belirlenmesi ve “bu ihtiyaçlar nasıl karşılanabilinir?” sorusunun cevabı aranır.    HG

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa