8 Nisan 2013 Pazartesi

Mükemmel olma kendin ol


    Yıl 2001 Konya’dayım.  Dershanemiz, Zafer’de “Net Dershanesi”. Öğle sonu karşıda ki çay ocağından maden suyu istiyorum, içtikten sonra parayı verirken  teşekkür ediyorum. Çay ocağının işleticisi hafif kaşlarını çatarak,  ”Af buyur abi, suyunu içtin, paranı verdin. Niye teşekkür ediyon da?”   Ne cevap vereceğime hiç bakmadan, etrafına emirler yağdırmaya devam ediyor. Konuşmamın bir anlamı olmayacağını görüyorum. “Hoşça kal” anlamında elimi sallayıp dışarı çıkıyorum. Çaycının kişiliksizleştirme tavrı, geçmişte maruz kaldığı aynı hareketlerin onda ki etkisiydi.  Aslında hiçbir zaman kendisi olamayacaktı.  Takılan gözlükten araziyi,  nasıl görmesi istendiyse hep öyle görecek, farklı görenleri de hiç anlayamayacaktı komutanımın çay daveti
 Aklıma Asteğmen olarak görev yaptığım, askerliğimin ilk ayları geliyor.  Eğitim subayı olarak atandığım görevin birinci ayının sonunda bölük komutanı yüzbaşı öğle paydosunda beni çay içmeye davet ediyor.  ”Asteğmen im, senin disiplin anlayışından rahatsızım. Nezaketli ve güler yüzlü tavrın disiplin zafiyeti yaratıyor. Çoğu zaman bölükte kontrol kaçıyor. Bu böyle gitmez. Her şeyi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.”  Neler yapmam gerektiği konusunda bir dizi talimat ve uzun konuşmalardan sonra benden; daha sert,  daha az tolerans lı davranmam gereğini ifade ediyor.   
   Benden istenileni uyguluyorum
      Sadece sert konuşma, kaşlarımı çatma ve askerlerin yüzlerine bile bakmama;  istenilen sonucu vermişti.  Gözlerime inanamayacağım değişiklikler yaşadım.  Bana bakarken gözlerinin içi gülmeye başlamıştı askerlerin. Daha önce anlamsız bakan ve beni adam yerine koymayan askerler bu sefer,  çok önemli, saygın ve hayran olunan kişiye nasıl bakılırsa öyle bakmaya başlamıştı.  Daha önceleri siparişim olan çayın bir türlü gelmediği, çok geç veya özensiz bir şekilde soğuk geldiği sık olurken;  şimdi ise  “komutanım bir emriniz var mıdır?” diye soran askerin, daha ben istemeden tertemiz bardakta sıcacık çayın anında servis edildiğini görmeye başlamıştım. Askerin yüzüne bile bakmıyordum, kaşlarım her an çatık gezmeye alışmıştım. Tam bir aşağılama ve kişiliksizleştirme.  Tıpkı Konya’daki çaycının tavrı gibi.
    Nezaket acizlik midir?
    Kim kendilerini adam yerine koyup insanca muamele etse, gülümse se o adamı,  adamdan saymıyorlardı. Çünkü Erler ve baskıya maruz kalmış insanlarımızın kişiliksizleştirilmeleri sonunda; nezaket ve güler yüz gösterenler; aciz, güçsüz ve yetkisiz kişiler olarak algılanıyordu. İnsan, ancak acze düştüğü zaman,  işinin görülmesi için yalvarır ve nazik davranırdı, onlara göre.  Bir insanın hem güler yüzlü ve insanca davranan,  hem de güçlü ve yetkin olması mümkün değildi. Kırılması gereken düşünce, buydu bence. Bu da öncelikli olarak kendimizi tanımamız, özgüvenimizin artması, mükemmel insan olmaktan vazgeçip, eksiğiyle, fazlasıyla sadece kendimiz olmayı becerebilmeliydik. Mükemmel olabilmek duygusu, strese sokuyordu insanı. Kendimiz olmak bizi çok rahatlatacaktı ve barışacaktık önce kendimizle sonra tüm dokunduklarımızla. Değerli olduğumuzu hissetmek, değer vermemizi sağlayacaktı  dış dünyamızdakilere…
BOŞ KALAN İNSANLARIN, AKLINA GELEN DÜŞÜNCELERİN %80’İ OLUMSUZ DUR.
  İnsanın tembellikten kurtulup, kendini aşmaya, limitlerini zorlamaya başlaması bu yolda kararlı adımlar atması kendisi için kırılma noktasıdır.  Kendisini yeniden inşa etmeyi göze alamayanlar, tembelliğe teslim olanlar; ayak oyunları, rekabet,  işin kolayına kaçmak, avanta, kulis faaliyetleri içerisinde çırpınırlar. Onlar için, baskı zulüm, korkutma tehdit; otorite için, yapabilecekleri davranış biçimleridir. “Güçlü insanlar korkutur, çatık kaşlıdır” düşüncesini yayarlar. Kendi korkularını ve güçsüzlüklerini, mezarlıkta ıslık çalmak gibi kamufle ederler.
     TEMBELLİK; OLUMSUZ RUH HALİNİN YANINDA, İNSANLARIN AHLAKINIDA BOZAR
   Çalışan, üreten ve okuyan insanları ışığı, herkesi aydınlatır. Onlar kendileri olmanın rahatlığını ve özgüvenini yakalamışlardır. Asla aciz ve güçsüz değildirler. Güler yüzlü ve nezaketli olabilmek, güçlü ve kendisi olabilmiş insanların genel tavrıdır.                                                                               Hakkı Güleç Gürses Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa