1 Nisan 2013 Pazartesi

Beynimize mıknatıs koymak..

        Odaklandığımız yer gerçeğimiz olur. İnsanlar taşıyamayacakları, çözemeyecekleri ve başaramayacaklarını zannettikleri sorunlar karşısında doğru odaklandığında neleri başarabileceğini görecektir. Bu durum öz güven artışı sağlayacaktır. Öz güven artışının getirdiği rahatlama ise olumsuz duyguların baskısını yok edecektir. Rahatlamayla birlikte odaklandığımız konuyla ilgili bilinçaltında çözüme katkıda bulunabilecek ne kadar veri varsa bir bir akla gelmeye başlayacaktır. "Evet yaaa nasıl da göremedim", " aslında sakin kafaya bakabilseydim, çok daha önceden konuyu çözebilirdim" vb cümlelerimiz olacaktır. Beynimizin sağlıklı çalışabilmesi ona doğru sorular sorabilmekle mümkündür.
Doğru sorular
    İç dünyamızla ilgili neden, niçin değil; nasıl, ne, ne kadar, ne zaman, kim diye sorulmalıdır?
 Çünkü kendimize sorduğumuz; neden ve niçin le başlayan soru cümleleri karşısında beynimizin ürettikleri, bizi haklı çıkaran cevaplardır. Haklı çıktıkça daha çok strese gireceğiz demektir. Neden ve niçin sorularının karşılığında üretilen cevaplar çözümü değil, sorunu pekiştirir, çözümsüzlük üretir, ileriye değil, geriye yöneltir, çözümden uzaklaştırır, unutmak ve affetmek zorlaşır. Neden ve niçin le başlayan soru cümleleri sorun odaklıdır, çözüm getirmez. Neden ve niçin sorularıyla sorguya çekilen insan gerginleşir. Zihinsel performansı arttırmak için gerginleşmeye değil, sakin olmaya ihtiyaç vardır
    Bunun yerine kendimize sorduğumuz sorular rahatlama getiren çözüm odaklı olması gerekir. Ne, nerede, nasıl, ne kadar, kim le başlayan soru kalıpları çözüm odalıdır. Geçmişin nasıl olduğuna değil, geleceğin nasıl olması gerektiğine yöneliktir. Çözüm odaklı sorular rahatlatan ve sakinleştiren sorulardır. 
Danışmanımız varsa eğer;
    Danışmana gelmeden önce danışan, yani sorunu olan kişi, olumsuz duygu durumu içerisindedir. Korku, kaygı ve özgüven sorunu yaşar. Suçluluk duygusu yaşar. Var olan potansiyel ve yeteneklerinin farkında değildir.  “Keşke…”ile başlayan pişmanlık cümleleri; “eğer…” le başlayan kaygı cümleleri yaşadığı anın farkındalığından onu uzaklaştırmıştır.  Yaşadığı sorunlar karşısında “neden..” “niçin…” soruları; sorun ve geçmiş odaklı yaklaşımları onu çözümsüzlüğün bataklığına sürüklemiştir. Baktığı her şeyde hep sorun görmeye başlar. Koyduğu hedefe giden yolda  engellere, açmazlarsa ve tehditlere odaklanmıştır. Korktuğu şeyler hep başına gelir.  Risk alamaz. Yaptığı işte, ilk başarısızlıkta pes eder,  “Zaten ben biliyordum yapamayacağım, bende eksiklik var, ben yetersizim” cümleleri onun ağzından sık çıkar. Hayatında şikayet cümleleri hiç eksik olmaz. Tüm aksilikler onu bulur. O “Allah’ın şansız kulu”dur
    Başından geçen olumuz durumları unutması, affetmesi ve olumsuz etkilerinin kontrolü ve yönetilmesi konusunda yetersizdir.  Yaşadığı stres onda fizyolojik ve zihinsel sorunlara neden olur.
Farkında oluş sürecinin yönetilmesinde danışman ne yapar?
    Danışmanın yaptığı sadece, sorunlu kişinin yani danışanın, dağınık zihnini doğru yere, doğru sorularla odaklanmasını sağlar. Danışman bilir ki, danışanın kendi sorunlarını çözebilecek potansiyeli vardır.
    Danışman ve danışan birlikte bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculuk sonunda danışan geçmişe değil, şimdiye ve geleceğe odaklanmaya başlar. Yaşanılan sorunlar, karşılaşılan zorluklar ve tehditler karşısında “neden..”, “niçin..” yerini, “Nasıl çözebilirim” “Ne yapabilirim” “elimde ki imkanlarım , fırsatlarım neler”  ile çözüm odaklı bir yaklaşım sergiler. Sorunların çözümünden hep dersler çıkarır. Bir şeyler öğrenir. Zorluklar onun için çöküş değil, güçlenme nedenidir.  
      Danışan değişebilmek ve gelişebilmek için ihtiyaç duyduğu kaynaklara sahip olduğunun farkında olmaya başlar. İşi şansa bırakmaz, şikayet etmek değil, çözüme odaklanmayı öğrenir. Danışmanın yaptığı, danışanın beynine mıknatıs koymaktır.
     Zihinsel performansımızın en güçlü olduğu anlarımız rahat, sakin ve keyifli anlarımızdır. Batılıların “aha anı” dedikleri bu anlar; beynimizde çözüm için kıvılcımların çaktığı, tüm buluşların, icatların ve keşiflerin anıdır. Beynimize koyduğumuz mıknatısın bilinçaltındaki verileri derleyip ilişkilendirme, sonuca varma anıdır aha anımız.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa