31 Ekim 2014 Cuma

Her şeyin başı AİLE...

Her şeyin başı AİLE... 
Face den bir arkadaşım hiç görüşmemiştim. Bu sohbetimizi deşifre olmadan face de paylaşabileceğimi belirtti. Üç çocuk babası. Bir çay bahçesinde buluştuk, çay içiyoruz. iyi bir işi var hali vakti yerinde. Tanışma sohbetinden sonra eşiyle çocuklarıyla olan iletişim sorunlarından bahsetti. Sık sık saatine bakıyor. Tikleri var. İşinde başarılı, Okul hayatı birinciliklerle geçmiş. Konuşurken bir kaç kere cepten aradılar. O hep özür dileyerek çok kısa kesti ve sonunda telefonunu görüşmeye kapattı. Aslında danışma talebinde bulunanlardan telefonlarını görüşmeye kapatmalarını beklerim. Aksi takdirde, "benim telefon senden daha önemlidir" anlayabilirim. 
Bu arkadaşımın en büyük şikayeti ve en çok kullandığı kelime "yalnızlık" bir de, "beni kimse anlamıyor, benim hayatım başkaları için var, kendim için değil..." Bedensel rahatsızlıkları:Kulak çınlamaları, boşaltım ve tansiyon sorunları, sinirlilik, tahammülsüzlük alınganlıktan bahsetti. A tipi kişilik gözleniyor. (aceleci,mükemmeliyetçi, hırslı...vb)
Onun iç dünyası ile dışarıya yansıttığı arasında çok fazla mesafe var. O hep "şimdi nasıl davranmam gerekiyor", "ne yapmalıyım ne etmeliyim,... malıyım,... meliyim" cümlelerini sık sarf ediyor. Dış dünyanın kendisi hakkında ki ne düşündüğü onun için son derece önemli. "Ayıp olur, başkaları ne der."onların hapishanesi.
    Onun en çok şikayet ettiği ikinci konu da yalnızlık duygusu.  Yalnızlık çekenlerin çok fazla "arkadaşı" olduğu halde iç dünyasını paylaşamamasından, kendi olamamasından ileri geliyor.
 Çocukluk dönemlerinde ailesi içinde var olamamışlar sonradan gelişim ve farkındalık süreci yaşama olanağı elde edemezlerse; ne kadar zeki, akademik yönde başarılı olsalar da,  yaşam başarısında sınıfı geçememiş,  kendilerini yaşayamıyorlar.  Var olamamanın, kendini ifade edememenin stresi ve yalnızlık duygusu onları terk etmiyor. İçi dışı bir insanlar daha rahatlar. Başkası değil kendi olanlar daha mutlular. Yaşamlarında daha çok kendisi olabilenler ne stres nede yalnızlık duygusu yaşarlar.
        Danışanımın okul başarısı zeki olmasıyla, çalışkan olmasıyla ilgili. Yaşam başarısı ise; var olabilmesiyle ilgili. Danışanım mükemmeliyetçi bir ailenin işkence tezgahından geçerek akademik başarıyı yakalamış, okul birincilikleri olmuş ama kendisi olamamış, var olamamış. Ailelerin bilmesi gereken çocuklarının sadece okul yaşamı değil, meslek yaşamında, evlilik yaşamında, sosyal yaşamda da başarılı olmaları gerekir.
     Bunun içinde öncelikle çocuklarının aile içinde sevilerek, umursanarak, kabul görerek, değer verilerek, ait olma birey olma dengesi kurularak, kısaca; çocuk ailede var olması sağlanarak zekaları kadar sağlıklı ruh haline önem vermeleri gerekecek. "Her şeyin başı aile" dedik. 
Yazıma ek olarak ülkemizden manzaralarına  ve sık gözlemlediğim davranışlardan bahsedersem;
1. Ülkemizde çoğu insanlar her ne kadar yüksek öğrenim görseler de davranış kuralları konusunda yetersizler. Bu durum da istendik bilgilerin kazanılması için "öğretim"e önem verildiği kadar,  ne zaman nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitime de önem verilmelidir.
2.Eğitim yetersizliği olanlar kendilerine nasıl davranıldığına çok hassaslar fakat kendileri oldukça kaba davransalar da, "ne var bunda, önemli olan ne niyette olduğumuz değil mi" havasındalar.
3. Konuşma ve dinleme becerileri oldukça zayıf olanların çokluğu dikkat çekiyor.
4. Otoriter olmaya meraklı olduğu kadar, otoriteye biat etme yatkınlığı fazla..
5. Korku ve öfke en çok yaşadıkları duygu.
6. Teşekkür etmek, özür dilemek, ve nezaketi çoğu zaman güçlü olmak değil, tam tersine bu davranışlar acizlik olarak algılıyorlar
7. "Nezaket"i göstermelik de olsa başarsalar bile, bilge ve zeki olmanın getirisi İncelikli olabilmeyi beceremiyorlar. Çünkü nezaketli olmak  için bilge olmaya, çok kültürlü  olmaya, zeki olmaya gerek yok iken; incelik, çoğu zaman kıvrak zeka, iyi bir eğitim, diplomatik davranabilme ve çok kültürlü olabilmeyi gerektirir.
8. "Psikosomatik rahatsızlıklar" diye bilinen bozuk ruh halinin neden olduğu bedensel rahatsızlıkların gözlenme sıklığının duygu kontrol yeteneğiyle ilgisi var. Duygu kontrol ise eğitim gerektirir.
9. Kurnazlık, pratik zeka gelişmiş, kısa vadede kazanır gibi olsalar da günlük davranışlar hedefe yönelik olamadığında hayatları durumu idare etmekle¸ günü ve anı kurtarmakla geçer

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa