23 Nisan 2013 Salı

İletişim kazası ve beden dilimiz…



  Ne söylediğiniz, ne söylediğinizi zannettiğiniz, ne anladığı ne anladığını zannettiğiniz arasında uçurumlar olması işten bile değil.
  Mesajın iletilmesin de  cümlelerinizin etkisi % 7 dir.
    %93 İse nasıl söylediğiniz, yani ses tonunuz, ses hızınız, söylerken oluşan yüz ifadeniz, el kol hareketleriniz duruşunuz, kılık kıyafetiniz, durduğunuz mesafedir.
Hesaba dahil olanlar
    İletişim kazaları; duygularınız, ön yargınız, izleniminiz, ezberiniz, konuya yanlış yerden bakmanız ve de en önemlisi o an kendinizin farkında olamamanızdan kaynaklanır. Bu da yetmez dinleyen kişinin o an ki ruh durumu, olaylara ve mesajı iletene bakış açısını, konu hakkında ki yeterliliği, kültür, cinsiyet, yaş, eğitim farkları, ön yargılarını, ezberini de hesaba dahil etmek gerekir.
Konuyu örneklersek;
   Yaşadığım bir örnekten bahsedersem: Danışmanlığını yaptığım evli bir çift. Erkek son derece öfkeli; en yüksek sesiyle bağırıp çağırıyor. Kadın ise sürekli kocasına "senin ne söylediğini ya kulağın duymuyor, ya da inkar ediyorsun" türünde karşılık veriyor. 
     Onlara bir ödev veriyorum. "Şiddetli bir tartışma anıda  sesleri  kayıt edin. Kayıtlarınızı ilk olarak burada benimle birlikte dinleyelim" dedim, kabul ettiler. En çok kabul eden ve kayıt eden kadındı.  15 gün kadar sonra ellerinde kayıt cihazı ile geldiler. Cihazı açtık ve hep birlikte dinlemeye başladık. Adamın gözü fal taşı gibi açıldı. Oldukça şaşkın, mahcup ve şok halde, "Aman Allah'ım tüm bunları nasıl söylemişim, şu an bunları söylediğimin hiç farkında değilim. Böyle bir şey söylememem gerekirdi...vb"
Duygularımız algılarımızı etkiliyor
    Oldukça yoğun yaşadığımız olumlu veya olumsuz duygu durumlarının etkisi altındayken ne yaptık, ne söyledik, nasıl davrandık bunların çoğunu eksik, yanlış veya hiç hatırlamayabiliriz.
     Kendimize tutuğumuz aynada gördüklerimizin gerçekle hiç ilgisi olmayabilir. Bize bakanlar da kendi dünyalarından baktıkları için her birinin gördüğü kişilikler farklı olabilir.    
     Gerçeği nasıl bulacağız, nasıl daha az iletişim kazasına maruz kalacağız?  Vermek istediğimiz mesajı tam vermek, oluşturmak istediğimiz etkiyi tam oluşturmak ve karşımızdaki insanları tam anlamak için %93 konusunda oldukça yeterli olabilme gereği vardır.
   “Öfkeliyim” diyen bir kişinin rahat bir tavır sergilemesi, o an gülümsemesi; karşısındaki kişide güvensizlik ve antipatik duygular oluşturur. Olumsuz duygular iletişim zafiyeti yaratabilir.


Sözlerimiz, sesimiz ve beden dilimiz uyumlu olmalı
   Sözlerin, sesimizin ve beden dilimizin, duruşumuzun aynı mesajı verebilmesi, uyumu ve paralellik göstermesi etkili güvenilir ve sempatik olmayı sağlayacaktır. İnsanlar dakikada 100-120 kelime konuşurlarken, aynı sürede iç dünyalarında hissettikleri ve düşündükleri 800 kelimedir.
    Söz ile ifade edilemeyen 700 kelimelik sözü bedenimizin sesinden dinleriz.
    İnsanlar gerçeği ifade ederken bazen işlerine gelmediği için olayı çarpıtabilir, yalan söyleyebilir bu durum onun sözleriyle çelişen mimiklerinde, jestlerinde gözlenecektir. Gözlerini kaçıracak, burnunu, ensesini kaşıyarak sıkıntı hareketleri sergileyecektir.
    Tepkisel, kendisini yönetemeyen, seyreden, anlamaktan çok sürekli anlatan, dinlemesini bilmeden hep konuşan, şikayet eden, karamsar, ne istediğini bilmeyen, bilse de yapamayan, bazen ne bilen, ne de yapabilen,  özgüvensiz, geleceğe karamsar bakan ve geçmişe fazla takılan kişilerin iletişim becerilerinin çok da iyi olmadığını biliriz. Bu insanlar baktıkları zaman kendilerini ve dış dünyayı sağlıklı gözlerle göremezler. İletişim becerileri düşüktür.
     Etkileyen, kendisini yönetebilen, gereğini yapan, etkin dinleyebilen, anlayan, fırsatlara odaklanan, iyimser, özgüveni yüksek, talepkar, ne istediğini bilen ve yapabilen, geçmişten sadece ders alıp unutabilen, gelecek hedefleri konusunda mantıklı olabilen kişilerin iletişim becerileri de oldukça güçlüdür.

İletişim kazasını azaltmak için;
Öncelikle kendi fakındalığımızın artması gerekecektir. Zayıf yönlerimiz, güçlü yönlerimiz nelerdir. Yüz ifadelerimiz, duruşumuz, el kol hareketlerimiz duruşumuz, ses tonumuz, kılık kıyafetimiz konusunda etkili olmayı öğrenmeliyiz. İnsanları istendik şekilde harekete geçirebilmek için konunun çok önemli bir ihtiyaç olduğunun anlaşılmasını sağlamak gerekir. O zaman iç motivasyon harekete geçer, okur, araştırır ve izler. Konuya odaklanmaya başlayan kişi en güzel karşılıkları almaya başlayacaktır. Hakkı Güleç

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa