İletişim kazası ve beden dilimiz…
Ne söylediğiniz, ne söylediğinizi zannettiğiniz, ne anladığı ne
anladığını zannettiğiniz arasında uçurumlar olması işten bile değil.
Mesajın iletilmesin de cümlelerinizin
etkisi % 7 dir.
%93 İse nasıl söylediğiniz, yani ses tonunuz, ses hızınız, söylerken
oluşan yüz ifadeniz, el kol hareketleriniz duruşunuz, kılık kıyafetiniz,
durduğunuz mesafedir.
Hesaba dahil olanlar
İletişim kazaları; duygularınız, ön yargınız, izleniminiz, ezberiniz,
konuya yanlış yerden bakmanız ve de en önemlisi o an kendinizin farkında
olamamanızdan kaynaklanır. Bu da yetmez dinleyen kişinin o an ki ruh durumu,
olaylara ve mesajı iletene bakış açısını, konu hakkında ki yeterliliği, kültür,
cinsiyet, yaş, eğitim farkları, ön yargılarını, ezberini de hesaba dahil etmek
gerekir.
Konuyu örneklersek;
Yaşadığım bir örnekten bahsedersem: Danışmanlığını yaptığım evli bir çift.
Erkek son derece öfkeli; en yüksek sesiyle bağırıp çağırıyor. Kadın ise sürekli
kocasına "senin ne söylediğini ya kulağın duymuyor, ya da inkar
ediyorsun" türünde karşılık veriyor.
Onlara bir ödev veriyorum. "Şiddetli bir tartışma anıda sesleri kayıt edin. Kayıtlarınızı ilk olarak burada
benimle birlikte dinleyelim" dedim, kabul ettiler. En çok kabul eden ve
kayıt eden kadındı. 15 gün kadar sonra
ellerinde kayıt cihazı ile geldiler. Cihazı açtık ve hep birlikte dinlemeye
başladık. Adamın gözü fal taşı gibi açıldı. Oldukça şaşkın, mahcup ve şok
halde, "Aman Allah'ım tüm bunları nasıl söylemişim, şu an bunları
söylediğimin hiç farkında değilim. Böyle bir şey söylememem
gerekirdi...vb"
Duygularımız algılarımızı
etkiliyor
Oldukça yoğun yaşadığımız olumlu veya olumsuz duygu durumlarının etkisi
altındayken ne yaptık, ne söyledik, nasıl davrandık bunların çoğunu eksik,
yanlış veya hiç hatırlamayabiliriz.
Kendimize tutuğumuz aynada gördüklerimizin gerçekle hiç ilgisi
olmayabilir. Bize bakanlar da kendi dünyalarından baktıkları için her birinin
gördüğü kişilikler farklı olabilir.
Gerçeği nasıl bulacağız, nasıl daha az iletişim kazasına maruz
kalacağız? Vermek istediğimiz mesajı tam
vermek, oluşturmak istediğimiz etkiyi tam oluşturmak ve karşımızdaki insanları
tam anlamak için %93 konusunda oldukça yeterli olabilme gereği vardır.
“Öfkeliyim” diyen bir kişinin
rahat bir tavır sergilemesi, o an gülümsemesi; karşısındaki kişide güvensizlik
ve antipatik duygular oluşturur. Olumsuz duygular iletişim zafiyeti
yaratabilir.
Sözlerimiz, sesimiz ve
beden dilimiz uyumlu olmalı
Sözlerin, sesimizin ve beden dilimizin, duruşumuzun aynı mesajı
verebilmesi, uyumu ve paralellik göstermesi etkili güvenilir ve sempatik olmayı
sağlayacaktır. İnsanlar dakikada 100-120 kelime konuşurlarken, aynı sürede iç dünyalarında
hissettikleri ve düşündükleri 800 kelimedir.
Söz ile ifade edilemeyen 700 kelimelik sözü bedenimizin sesinden
dinleriz.
İnsanlar gerçeği ifade ederken bazen işlerine gelmediği için olayı
çarpıtabilir, yalan söyleyebilir bu durum onun sözleriyle çelişen mimiklerinde,
jestlerinde gözlenecektir. Gözlerini kaçıracak, burnunu, ensesini kaşıyarak
sıkıntı hareketleri sergileyecektir.
Tepkisel, kendisini yönetemeyen,
seyreden, anlamaktan çok sürekli anlatan, dinlemesini bilmeden hep konuşan,
şikayet eden, karamsar, ne istediğini bilmeyen, bilse de yapamayan, bazen ne
bilen, ne de yapabilen, özgüvensiz,
geleceğe karamsar bakan ve geçmişe fazla takılan kişilerin iletişim
becerilerinin çok da iyi olmadığını biliriz. Bu insanlar baktıkları zaman
kendilerini ve dış dünyayı sağlıklı gözlerle göremezler. İletişim becerileri
düşüktür.
Etkileyen, kendisini yönetebilen, gereğini yapan, etkin dinleyebilen,
anlayan, fırsatlara odaklanan, iyimser, özgüveni yüksek, talepkar, ne
istediğini bilen ve yapabilen, geçmişten sadece ders alıp unutabilen, gelecek
hedefleri konusunda mantıklı olabilen kişilerin iletişim becerileri de oldukça
güçlüdür.
İletişim kazasını azaltmak
için;
Öncelikle kendi fakındalığımızın
artması gerekecektir. Zayıf yönlerimiz, güçlü yönlerimiz nelerdir. Yüz
ifadelerimiz, duruşumuz, el kol hareketlerimiz duruşumuz, ses tonumuz, kılık
kıyafetimiz konusunda etkili olmayı öğrenmeliyiz. İnsanları istendik şekilde
harekete geçirebilmek için konunun çok önemli bir ihtiyaç olduğunun
anlaşılmasını sağlamak gerekir. O zaman iç motivasyon harekete geçer, okur,
araştırır ve izler. Konuya odaklanmaya başlayan kişi en güzel karşılıkları
almaya başlayacaktır. Hakkı Güleç
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa