Sadece gülelim gitsin…
Ne kadar gülüyor isen o kadar sağlıklı,
mutlu güvenilir çekici ve karizmatiksin demektir. Ne kadar gülüyor isen o kadar
en güzel ve yakışıklı fotoğrafını
veriyorsun demektir. İşlerinin rast gitmesi, tansiyonunun düşmesi, öfkeni
kontrol etmek, zihinsel verimini arttırmak, güvenilmek, karşınızdakinin
öfkesini yok etmek, stres arttıran kortizon, adrenalin ve dopamin gibi
hormonların seviyesini düşürmek, endorfin gibi ruh halini düzelten hormonların
seviyesini yükseltmek istiyorsan bunu sıfır maliyetle yapabilirsin. Sadece
gülmek yeterli. Bir kere gülmek demek, en çok mutlu eden besin olan 2000
çikolata yemek, unuttuğun giymediğin eski ceketinin cebinden binlerce tl bulmak
kadar mutlu olmak demekmiş. “Başkaları ne der” demeyi tamda öğrenememiş en garibanından en zenginine
kadar tüm çocukların günde ortalama 400 defa güldüğünü yetişkinlerin ortalama
15-35 arası güldüğünü söylersek; çocuklardan öğreneceklerimiz var demektir. Çocuklar
dünyanın en zenginleri listesinde baş sıraları alması gerekir diye düşünüyorum.
Batı da hakimlerin suçu kesinleşmiş sanıkların gülümsemelerinden olumlu
etkilenmelerinden dolayı daha az ceza verme eğiliminde oldukları bilinir ve bu
durum “gülümsemenin hafifletici etkisi” olarak adlandırılır. Şirket, parti ve kamuda üst yönetimine
tırmananların yaşamlarında daha fazla içten gülümsedikleri görülmüş. ABD de
yapılan araştırmalarda gülümseyenlerin daha uzun yaşadıkları, hayat başarısında
ki etkileri ortaya çıkarılmış. Şirket toplantılarında genel müdür veya etkili
yöneticilerin en fazla güven sağladıkları anlar gülümsedikleri anlardır.
İnsanların "aha " anı diye tanımlanan en verimli oldukları, patentli
buluşların anı denilen anlar rahat mutlu ve keyifli anın yaratıcısı gülümseme
anıdır. Zor konuların çözümüne odaklananların
beyinlerinde çözüm kıvılcımlarının çaktığı anlar gülümsedikleri anlardır.
Makyaj sektöründe kadınların daha çekici
fotoğrafları onların gülümseme mimiklerinin ortaya çıkarıldığı makyajla
kaşların kaldırıldığı, göz bebeklerinin büyük gösterilmeye çalışıldığı
resimleridir. Siyasilerin seçim önceleri propaganda afişlerinde sergiledikleri
en içten samimi ve sıcak güven veren gülümseyen resimleridir. Dünyaya ilk gelen
bebeğin en çok ihtiyacı olan "güvende olmak ve sevilmek" ihtiyacını
anne gülümsemesi karşılar. Birkaç aylık bebeğe gösterilen onlarca insan
fotoğrafından en çok baktığı gülümseyen, en az baktığı gergin yüz
fotoğraflarıdır. İçten gelen, samimi ve sahte olmayan gülümsemeler
duygularımızın ürettiği gülümsemedir. Sahte yüz ifadesi ister sahte öfke, ister
sahte gülmek, ister sahte memnuniyet olsun; bu yapmacık, zorlama mimiklere
karşı insanların bilinçaltı tepkilerinin ifadesi;"gözüm hiç tutmadı"
"elektrik alamadım" "adama ısınamadım" "adamda bir
iticilik var ama çözemedim"..türü olurken samimi içten ve dürüst
davranışlara olan tepkiler karşımızdakinde güven ve sempati oluşturur. onları
gözümüz tutar, elektrik alırız, onları işe almak isteriz, onlarla birlikte
olmak isteriz, daha az ceza veririz, daha çok yardım ederiz ve onlardan daha
çok olumlu etkileniriz.
Gülümsemenin üretilmesi
Beden,
zihin ve ruh sitemin parçalarıdır. İnsanlar mutlu ruh haline kavuştukları zaman
gülümsedikleri gibi, hiç yokken gülmeyi taklit ettikleri zamanda mutlu olurlar.
İnsanlar taklit etkileri bedenin ruh haline bürünürler. O halde istendik ruh
halini üretmek, duygularımızı yönetmek, gülümsemeyi elde etmek için
değiştiremediğimiz dış gerçeklerimize endekslenmenin yerine iç dünyamızda
yapabileceklerimiz vardır. Öncelikle mizah duygumuzun güçlendirilmesi, geçmişin
pişmanlık yaratan, “keşke” li cümle kalıpları, geleceğin bilinmezliğinin kaygı
doğuran “eğer” li cümle kalıpları, olumsuz iç konuşmalarından sıyrılıp anın
farkındalığını geliştirmeyi öğrenmek durumundayız. Karşılaştığımız haksızlıklar, unutamadıklarımız
ev afedemediklerimizin bizi zehirlemesine izin vermeden unutmayı affetmeyi
bilmeliyiz.
En güçlü insanlar affedebilen, unutabilen
geçmişten sadece ders alıp “bundan sonra ne yaparsam nasıl yaparsam, ne kadar,
kiminle” gibi soru kalıplarıyla geleceğe çözüme odaklanarak rahatlamayı,
gülmeyi ve içinden kimsenin sağ çıkamadığı bu hayatı ve kendini fazlada ciddiye
almadan duygularını yönetebilenlerdir.
Güçlü insanlar,”neden”, “niçin” sorularıyla geçmişe, olanlara, hatalara,
haksızlıklara, başarısızlıklara değil de, bütün bunlardan sadece ders alarak
“iyi ki bu zorluğu yaşadım, çünkü bu yaşanalar
beni daha da güçlendirdi” diyebilenlerdir.
Önümüze,
geleceğe bakalım ve sadece gülelim gitsin…Hakkı Güleç
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa