17 Temmuz 2014 Perşembe

Doğu ve batı kültüründe kadının yeri

Doğu ve  batı kültüründe kadının yeri
Mitolojik Öyküye göre: Tanrı Twashtri, kadını yaratacağı zaman erkeği yarattığı maddenin bittiğini, kadını yaratacak madde kalmadığını görür. Bir süre düşündükten sonra, şöyle bir çözüm bulur: Ay'ın yuvarlaklığını, sürüngenlerin kıvrımlarını, sarmaşıkların yapışkanlığını, sazların titreyişini,filin hortum ucunun ince duyarlılığını, ceylanın bakışını, arıların toplanmasını, güneş ışınlarının neşesini, rüzgarın dönekliğini, yaban tavşanının çekingenliğini, tavus kuşunun gösterişli kibirliliğini, karın soğukluğunu, ala karganın gevezeliğini, kokibanın cilvesini, turna kuşunun ikiyüzlülüğünü, ve atın sadakatini alır. Bunları karıştırıp kadını yaratır! Erkeğe verir. Ama en fazla bir hafta sonra erkek geri gelir., Twashtri'ye şöyle yakınır: "Tanrım verdiğin bu yaratık, hayatı bana çekilmez hale getirdi! Sürekli konuşuyor, Benimle dayanılmaz derecede alay ediyor! beni bir dakika yalnız bırakmıyor, hep kendisiyle ilgilenmemi istiyor ve bütün zamanımı alıyor. Aslı olmayan şeylere ağlıyor aylak aylak dolaşıyor. Onunla yaşama imkanım olmadığı için size geri getirdim"
Twashtri," Peki" der ve kadını geri alır. Bir hafta sonra erkek tekrar gelir ve tanrıya şunları söyler: "Tanrım o yaratığı size verdiğim günden beri çok yalnız kaldım. Onun şarkı söyleyip dans edişini, göz ucuyla bana bakışını, beninle oynaşmasını, bana yapışmasını hiç unutamıyorum. Onun gülüşü müzikti! Ona bakmak, dokunmak, bana çok zevk veriyordu, Onu özlüyorum ve onsuz olmuyor lütfen onu bana geri ver." Twashtri bu sözler üzerine yine "Peki" der ve kadını geri verir.  Aradan üç dört gün erkek yine tanrının karşısına çıkar, kadından eski yakınmalarını yineler. "Bu yaratık bana zevkten çok dert oldu", diye yakınır sızlanır. Bu sürüp giden şikayetleri duyup kızan Twashtri hiddetle, "Çekil karşımdan! Bir daha şikayetlerini dinlemeyeceğim. Kendi işini kendin hallet" der.  Erkek, "Ama onunla yaşayamıyorum" deyince, Twashtri, "Onsuz da yaşayamıyorsun," diyerek aradan çekilir.  İşte o günden beri, kadın ve erkek, karı koca olarak bu öyküde ki görevlerini sevgi saygı ve güven içinde benimsedikçe, ilişkilerini yaşam boyu sürdürmeye yemin ederek birlikteliklerini devam ettiriyorlar.
   * Kanının yaratılışıyla ilgili bir başka öyküde Tevrat'ta vardır. Tanrı erkeğin yalnız kalmasının istemez. Tanrı ademi derin bir uykuya yatırır ve kaburgasının birini alıp bundan kadını yaratır, Adem'e verir. Bu yaratık Ademin etinden ve kemiğinden yaratıldığı için, o günden beri erkek kendi bedeninden yaratılan kadını, hep arar ve onunla birleşme bütünleşme çabasında bulunmaktadır. Erkek kendi parçası olan kadını özleyip aramaktadır.
Bu iki öykü de anlatıldığı gibi doğu kültüründe kadın, erkek için vardır.  Sonra yaratılmıştır ve erkeğe tabidir. Kadın erkeğe bağımlıdır, erkeğin dediği olur.
  *Buna karşılık eski Yunan ve Roma mitolojisinde kadın oldukça güçlü ve etkili bir yere sahiptir. Batı kültürünün kaynağı Yunan ve Roma mitolojilerinde kadın güzelliği simgelediği kadar erkekler gibi savaşmayı da üstlenmiştir. Musevilerin ve Hıristiyanların kadın hakkında ki dinsel inançları birbirine benzerdir. Yahudi erkekleri sabah dualarında, "Beni kadın yaratmayan ulu Tanrı'ya, bizlerin ve bütün dünyanın yüce efendisine şükürler olsun," diye seslenirken, Yahudi kadın da, "Beni dilediği gibi yaratan Rab'ime şükürler olsun" diye dua eder.
*Türklerin, 10. yy da Müslümanlığı kabulünden önce ve sonra, yüzlerce yıldır kadına evliliğe, Araplardan farklı ve bugünkü anlayışımızdan ileri sayılabilecek ölçüde değer verdiklerini görürüz.  Oğuzlarda ve diğer Türk boylarında kadınlara saygı sevgi hep vardı  Türkler her zaman tek eşlilikten yanadır. Ziya Gökalp eski Türklerin Anaerkil özelliklerinin altını çizer.  Erkek "Hakan", Kadın "Hatun" du. Elçiler kabul edilirken sağda Hakan, solda Hatun otururdu. Törenlerde Hakan ve hatun birlikteydi. At binip kılıç kuşanan Türk kadını için analık kutsal bir değerdir.  Bugün folklorumuz halaylarımız incelendiğinde doğu da göremediğimiz şekilde kadın erkek yan yanadır. Erotizmin ön plana çıktığı, kadının zevk aracı olarak erkeğe tabi olduğu Folklorun de gözlenen "dansözlük" kültürü Araplardan ithaldir.  Kadının zevk aracı olarak algılandığı kişiliğinin değil dişiliğinin ön plana çıkarıldığı kültürün Türklerin tarihinde yeri yoktur. Türklerin öz kültürlerinde  kadının dişilik yönü değil kişiliği, insan yönü öne çıkar. 

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa